GÖZ KAPAĞI ESTETİĞİ (BLEFAROPLASTİ) AMELİYATI
Göz kapağı estetiği tıbbi adıyla blefaroplasti, son yıllardaki en popüler estetik uygulamalar arasında yer almaktadır. Yaşlanmaya bağlı olarak alt ve üst göz kapaklarında görülen sarkmaların yanı sıra; genetik nedenler, kazalar sonucu yaşanan travmalar ya da enfeksiyon gibi sebepler sonucu ortaya çıkan sarkmalar için de göz kapağı estetiği uygulamaları ön plana çıkmaktadır.
Bir insana karşıdan bakıldığında göz bebeği üstten 1-2 mm kapakla örtülüdür. Eğer bu düşüklük daha fazla ise, kirpikli kenar göz bebeğini 4-5 mm örtüyorsa, hatta ortadaki görme aksını kapatıyorsa bu duruma “ göz kapağı düşüklüğü (ptozis)” adı verilir.
Göz kapağı düşüklüğü ileri yaşta yaşlanmaya bağlı olarak dokuların gevşemesiyle oluşabilmektedir. Çocuklarda ise; doğuştan meydana gelebilmektedir. Bunun dışında travma, kaza, felç, beyin problemleri geçirenlerde de ortaya çıkabilmektedir. Kapaktaki sinir ve kas sorunları, göz ameliyatları ve tümör gibi nedenler de bu soruna yol açmaktadır. Bunlara ek olarak kontakt lens kullanımı da alerji yaparak gözde kapak düşüklüğüne sebep olabilir.
Göz kapağı düşüklüğü doğrudan estetik görünüm açısından kendisini belli etmektedir. Göz kapağının çeşitli nedenlerle gözleri örtebilecek kadar düştüğü durumlar görülmektedir. Bu durumda görmeyi engelleyebilir, kişi için oldukça rahatsız edicidir ve tedavi edilmesi önemlidir.
Göz kapağı düşüklüğü tedavisinde cerrahi müdahale uygulanmaktadır. Ancak bu yöntem çocuk ve ileri yaş olmak üzere ikiye ayırılmaktadır. Çocukta göz tembelliği de mevcutsa kapama tedavisi ve gözlük tedavisi de sürece dahil edilmektedir. Yetişkinlerde ise tedavi görme fonksiyonları ve kozmetik görüntünün düzeltilmesine yönelik planlanır. Göz kapağı düşüklüğünde ayrıntılı bir hasta değerlendirilmesin ardından blefaroplasti işlemi için gerekli ölçümler yapılır. Kesi ve özel lazer teknolojilerinden de faydalanılarak düşük göz kapağı istenilen şekle getirilebilir.
Tıbbi adı blefaroplasti olan göz kapağı estetiği, alt veya üst göz kapaklarının genellikle yaşlanmaya bağlı (genetik, travma ve enfeksiyon gibi sebeplerle erken yaşta da olabilir) oluşan sarkma, torbalanma, kırışıklık artışları, üst kapak ve kaşlarda düşme, alt kapaklarda torbalanma ve çizgilenme gibi belirtilerin cerrahi olarak düzeltilmesi işleminin adıdır.
Göz kapağı estetiği öncesi hasta değerlendirildikten sonra, üst kapak blefaroplasti için gözün doğal kıvrımlı hatlarında operasyon öncesi çizimler ve ölçümler yapılır. Kesi için bistüri veya koter adı verilen ısı ile kesi yapan cihazlar ya da özel bazı lazer teknolojileri kullanılır. Alt kapak estetiği ise alt kapak kirpik hattından veya göz kapağının iç tarafında bulunan kısımdan transkonjunktival adı verilen yöntemle yapılabilir.
Göz kapağı düşüklüğü ameliyatı hasta için ağrılı ve zor geçen bir operasyon değildir. Göz kapağı estetiği konusunda tecrübeli, göz ve yüz anatomisini çok iyi bilen uzmanlar tarafından yaptırılması önerilmektedir.
Göz kapağı fiziki olarak gözün üzerine doğru düştüğü için görme aksını engelleyebilmekte kişiye gün içinde zor anlar yaşatabilmektedir. Bazı hastalar bir şeyi görmek, gazete dergi okumak, bir yere bakmak için göz kapaklarını parmakları ile kaldırmak zorunda kalabilmektedir. Göz kapağı düşüklüğü vakit kaybedilmeden tedavi edilmesi gereken bir durumdur.
Göz kapağı estetiği genellikle 30- 60 dk arasında sürebilmektedir. Bu süre göz kapağı estetiğinin türüne, kapakta düşüklük varsa oranına göre değişiklik gösterebilmektedir.
Göz kapağı estetiği ile kalıcı sonuçlar elde edilmektedir. Ancak yaşlanmanın etkilerine, cilt tipine ve farklı deformitelere göre farklı sonuçlarla karşılaşılabilmekte ve yıllar içerisinde yeniden oluşabilmektedir.
Göz kapağı estetiği ile kapaklardaki fazlalık, özellikle cilt, bazen kas ve yağ dokuları da çıkarılır. Bu, kalıcı bir operasyondur ve etkisi 10-15 yıl kadar sürmektedir. Fakat zamanla ciltteki elastikiyetin azalmasıyla, yaşın etkisiyle, mimiklerin ve yerçekiminin etkisiyle tekrar cerrahiye ihtiyaç duyan hastalar olabilmektedir.
Göz kapağı estetiği, bu cerrahi ile ilgilenen ve tecrübeli ellerde riskleri çok düşük olan bir operasyondur. En sık görülen etkiler; şişlik (ödem) nadiren morluk ve sızıntı şeklinde kanamalar olup, çoğunlukla geçici durumlardır. Fakat enfeksiyon, şiddetli kanama veya göz ya da görmeyi tehdit eden sorunlar da literatürde görülmüştür. Ancak çok nadir yan etkiler olup, bu tür durumlarla karşılaşma ihtimali, bilgili ve tecrübeli uzmanlar tarafından yapılan, dikkatli ve özenli bir cerrahi ile ve gerekli önlemler alınması ile yok denecek kadar azdır.
Göz kapağı estetiği sonrası ilk 3 gün kızarıklık ve şişlik meydana gelmekte ve 1 hafta içinde azalarak kaybolmaktadır. Bu dönemde geçirilmiş iyi bir cerrahi ve sonrası soğuk uygulama, şişlik kızarma ve morlukları büyük ölçüde engellemektedir. Dikişler üzerindeki bandajlar ilk 3 günden sonra kaldırılmakta, dikişler ise 1 hafta sonra alınmaktadır. Operasyondan 1 ay sonra ameliyatın izleri kaybolup, görüntü olarak en iyi hali almaktadır. Göz kapağı estetiği (blefaroplasti) ameliyatından 3 gün sonra günlük rutin işlere dönülebilir.
Göz kapağı estetiğinin ardından 3 gün sonra saçları ve yüzü de ıslatabilecek şekilde duş alınabilir. Ameliyat günü dahi yüze, kafaya ve göz kapaklarına su değdirmeden vücut ılık suyla yıkanabilir.
Göz kapağı estetiği (blefaroplasti) sonrasında hastalar genellikle birkaç saat buz uygulama ve gözlem sonrasında taburcu olur. İlk 2 gün uyku saatleri hariç uyanık olunan saatlerde saatte 15 dakika boyunca aralıklı buz uygulaması önerilir. Buz 15 dakika aralıksız kapak üzerinde kalmak zorunda değildir, kapak soğuyup üşümeye başladığında uygulamaya aralık verilmelidir. Yatarken baş seviyesinin 1 veya 2 yastıkla yükseltilmesi önemlidir. Fazla efor gerektiren işlerden, spordan, eğilip doğrulmaktan ve çok sıcaktan uzak kalınması tavsiye edilir. İlk 48 saat sonrasında yavaş yavaş normal hayata dönülmektedir.
Göz kapağı estetiği ameliyatı sırasında lokal anestetikler sebebiyle işlem sırasında ağrı olmamakta, ameliyat sonrası ise bir saatte genelde hafif ağrı başlamaktadır. Bu ağrı, buz uygulaması ve ağızdan alınan basit ağrı kesicilerle giderilebilmektedir.